yakın


yakın

kalabalıklardan seçtim seni, karanlıklardan 
ki gözlerim pek de iyi görmez benim 
düşün ki bak, ben on dokuz yaşımdayım 
sen bana sanki kırk yıllık tanıdıksın. 
yaklaş, tutun, durma gülümse
ben bir karanfil buldum, saçlarına taktım
gözlerinden yıldızlar düşmüş, avucuma sakladım
sen geleceksin diye sokak lambalarını çaldım
anlattıkça anlat istedim, bileyim istedim
bütün tilkilerinle tanışmak, kuyruklarına sarılmak
susacaksan susalım istedim, dünya sussun, dursun
bütün koşuşturmacalar, hayata geç kalınmış gibi ayaklanmalar
ki sen istesen, o gözlerle, bir devrimin fitilini ateşlersin
bir meydan düşün, en kalabalığından
sen herkesi savaşa ikna edersin.
hem zaten sen uğruna savaşmaya değersin, değer misin?
bırak ben o meydana çıkayım,
bırak ben uğruna, uğruma
bırak ben bir yol bulayım, sana varacak
bırak ben kendime, sana.
sağ elimle göğsümü yoklatma bana,
bu defa o kurşunu sen sıkma.
ben bileyim, göreyim, ki sen yamacımdasın
gece yarısı bağrımda, şafak vakti şakağımdasın
yokluğunla sınama beni, gölgelerden utandırma.
bak bu satırlarım sana, oku gözlerimden, beni anla
çünkü ben yıllar sonra,
sana gelmek istedim ilk defa, anlatmak sana
sesimi duyurmak, bütün şarkılarda sesini duymak
sol yanağındaki ben olmak, karışmak ona
bir eksiği tamamlamak seninle hatta, bütün eksikleri
çünkü sen geleceksin,
ve yıldızlar parlayacak
dünyanın bütün gülüşlerini çalıp da geleceksin, ben dahil
kalbim duracak, dünya durmayacak
geçtiğin kaldırımlar titreyecek, ardında koca bir orman
bastığın taşlar dahi ne kadar şanslı olduklarını bilecekler
hani o kara kedi, uğursuzluk getirmeyecek bundan böyle hiç
çünkü sen sevdin onu, ellerindeki güzellikten bir habersin 
dokunduğunu iyileştirdiğini ben değil, kara kediler anlatacak sana 
öptüğünde kaç yara onardığını ben değil, dikiş izlerim anlatacak sana. 
bak ben çektim attım yara bantlarımı, kaşıyıp kanatmayı bıraktım
ben sana hayranlıkla bakmaya hazırım.
bütün geçmişimle geldim sana, bugünümle, yarınımla 
çünkü ben bir akşamüstü kokunu duydum,
bir akşamüstü, kazındın hafızama.
denizler aşmış kadardı yorgunluğum,
omuzlarımda bir ölünün bedeni, aklımda hep gitmek fikri
varmadan, durmadan, gitmek fikri, nereye bilmeden
ama şimdi sen geldin, olduğun her yere razı geldim.
gitmek fikrini bir beyaz güvercinle denizler ardına yolcu ettim, 
saplanıp kalmak olduğun yere, ne demekmiş, şimdi öğrendim. 
önümüz yaz, çağırırsan aramızdaki kilometreleri arşınlayıp geleceğim 
bir kere duysam yetecek adımı dudaklarından, koşup geleceğim 
benim artık seni görmediğim bir güne tahammülüm yok, anladım. 
içimde bir ateş var, sönemezsin, anladım.
güleceksen gülerim, seslensen gelirim, anladım.
kaçmak yok, aklımı başıma seninle aldım, anladım.
gel, biz seninle bütün yolları yürüyelim
çünkü bir hayatı paylaşmak isterim seninle, bu böyle değil midir? 
hazırım, yüklerimi bulduğum ilk durağa bıraktım.
rüzgardan hafifim artık, omuzlarından öpeceğim.
şimdi önümde bembeyaz bir sayfa,
ne yazsam yetmeyecek sana,
bildiğim 29 harf, ben henüz en başındayım, kalakaldım. 
seninle başlayıp seninle bitecek,
duymadım daha güzelini, söylemedim hiç
elim kolum bağlandı, zaten gitmek istemiyorum 
yalnızca bir kelime, artık başkasını bilmiyorum 
bembeyaz bir sayfa, tenin kadar,
sesleniyor bana,
bırak, bari kalemimi tutayım
bırak, titrek ellerimle senin adını yazayım.

meryem betül şahin

Yorumlar

Popüler Yayınlar