sadece


sadece

senin bütün yorgunluğunu alayım istedim.
istedim ki, uçsuz bucaksız bir denizde seninle
yürünmeyecek yollarda dahi seninle
çıkmazsa çıkmasın dedim sokaklar, olduktan sonra seninle
çünkü karanlık bastırdığında gözlerin kapanmasın istedim
yani ben mutluluktan öte, istedim ki
kırıklarımız mühim değil dedim, kaynamasa dahi acısına alışılır
yaramız kabuk bağlamamışsa önemi yok dedim, üstüne bir kupleden yara bandıyla yahut şu gördüğümüz kırlangıç gibi açıkta
sen nasıl istersen dedim
istemediğin hâlde istersen diye,
kabul etmek değildi belki gitsen de döner gelirsin dedim
hani insan nasıl alışsın, hangi kapıya hangi yuvaya sığınsın
istedim ki, seninle yağmurlarda yürümek şöyle dursun
yağmurlar şöyle dursun hatta yürümek böyle
seninle dedim sadece, insan başka ne desin
çünkü gittin, beni de alıp gittin
beni almadan gittin
sende kaldım kalabalıklar boyu, yollar boyu, yıllar boyu
ama nasıl çaresizdim nasıl sensizdim bir bilsen
bilmesen ya da, çünkü bilsen de gideceksin
şimdi kendimce sebeplendiriyorum seni
bilmiyordu diyebiliyorum mesela
kendimi avutabiliyorum, bilmese diyorum
bilse ne yapacak sanki, dönüp de bakmayacak
bakmayı bırak hatırlamak bile
çünkü ben, istedim ki
yaşanmaz demiyorum sensiz, elbet yaşanır
yaşamak istemiyorum dedim yalnızca, sensiz
çünkü bir hayat düşün, en kırmızısından
sokakları sana çıkıyor, geceleri sana varıyor
gün doğmuş ay düşmüş demiyorsun, sen diyorsun
baktın mı geçecek sandığım günler vardı
tuttun mu düşmeyecek sandığım günler
düştüğüm hâlde, geçmediği hâlde
sen varsın diye avunduğum hâlde
şimdi ne eksik ne fazla, ortası bile değil
tam değil, yarım değil
kalabalık desen almış başını gitmiş
ki sen söyle, ben bu aklımı nereye yollayayım
ben kendimi hangi yola atayım kaç adım kaç saat
deniz görmüşüm, ne sahiller ne gemiler
dönüp baktığım hiçbir yerde seni bulamadım ben
geldiğini anlamadan gidişinle tanıştım
elini uzattın, tutacaksın sandım
dengemle oynadığını bilmeden, bozup kaçacağını bilmeden
caddeler seninle dolup taşarken, kaçarım sandım
durdukça boşluğuna alıştım, alıştıkça ağrıdım
çünkü bilirsin, alışmak da bir yaradır
şimdi bu gün sanaymış, bu gece bana
şu köşede papatyalar açmış, alayım sana getireyim dedim
gelsem nereye geleceğim,
hem zaten sen kimsin, ben kimim, hiç tanıştık mı biz?
gördüğüm gözler senin miydi hem, bu yürek benim mi?
şu içimdeki sızı sana mı ait, bana mı?
sen boş ver, bütün her şeyi bırak
çünkü yıllar kadar ağır yorgunluklar
katlandıkça hatta iz kaldıkça
saklanamadıkça mesela, uzaklar yakın olmadıkça yürüdüğüm yollar bana bile varmadıkça
ben istedim ki,
daha fazla istemeyeyim.

meryem betül şahin

Yorumlar

Popüler Yayınlar