bir otogarda kendini uğurlamak.



şimdi konuşanları tanıyor musun? 

hani kendi içinde biraz, biraz senden 

bütün yalnızlıkları ve yanlışlıkları üzerine

sus desen susmazlar, dur desen durmazlar

git desen zaten nereye gidecekler,

senden başka kimseleri mi var?

ellerinden tutmuşsun, büyütmüşsün

sana zarar veren ne varsa senden gelmiş zaten

yürüdüğün her yolda yanına almışsın onları

valizini hazırlarken bile ilk onları içine atmışsın

sonra kime kızacaksın ki aynadakinden başka

ama sen yine de dur, kızma hemen biraz ağlasın önce

çünkü yorulmuş, çünkü durulmuş çoktandır

kilometrelerce yol gelmiş, o köşeyi dönememiş hâlâ

hep üşümüş, havaları bahane etmiş

bildiği hâlde, bilmemek için

belki dillendirmemek için, belki kabul etmemek için.

kavgalar etmiş, bir ton yaraysa yara hepsine tuz basmış, geçtiği duraklara iki küfür savurup uzaklaşmış

varacak bir yeri mi varmış da yola çıkmış?

giderse eninde sonunda varır sanmış çünkü

kaçar sanmış belki kurtulur sanmış

susarlar sanmış belki, hatta barışırlar kabul ederler

kanatmazlar sanmış, daha fazla acıtmazlar

nereden bilsin ne aradığını

ev mi aramış bir sokak mı bir sahil mi?

koyamamış kendini bir yere,

şu aklını başından ayıramamış ki bırak kalbine sıra gelsin.

çok konuştukça çok susmuş,

başına ne geldiyse bundan gelmiş zaten.

kimseye anlatamadıklarını kendine anlatmış, kendine anlattıkça kanatmış, kanattıkça kaçmış, kaçtıkça varamamış bir yere 

bilememiş işte, yeniden başlanabilir sanmış.

insan bir ömürde birden fazla hayat yaşayabilir sanmış, hatalar yapılır ama atlatılır sanmış,

atlatamamış.

bırak atlatmayı, alışamamış 

ne atlatmaya çalıştıysa kendi suçu da değilmiş üstelik, yine de kendini suçlamış.

çocukluğunun ilk yazları gibi bir sabaha uyanmayı beklemiş hep.

gidecek bir yeri olmayanlar nerede yaşar diye sormuş her gün kendine

çok bilinmeyenli bir sorunun cevabını aramış yıllar boyu 

üstü karalı altı çizili bir ton sayfa yazmış hepsini de çöpe atmış 

çünkü bıkmış, çünkü yalnızmış, çünkü havalar soğukmuş 

bir gün sokaklarda dolaştıysa on gün saklanmış

evinin salonunda kırık bir ayna varmış hatta,

onun parçaları da durmadan kalbine batmış

o yeşil hırkadaki sökülmüş ipi çekerse koparır sanmış

kopsa devam edecekmiş çünkü, kopsa unutacakmış

kopmamış işte, olmamış, uzadıkça uzamış 

peşine takılmayı bırak yakasına yapışmış.


kaçmak hep gitmek midir, demiş, çünkü insan kaçsa da bir yere varamaz bazen. 

gitmek hep varmak mıdır, demiş, çünkü insan nereye varacağını bilmeden de gider bazen.

ve varamaz bir yere, 

çünkü arar, kendisinin olmadığı bir yer

kaçtığı kendisi olduktan sonra, vardığının da kendisi olacağını bilmeden. 

biliyormuş bütün konuşanları. 

keşke bu kadar benden olmasalar, demiş

bu kadar tanıdık olmasalar.

gidecek yeri yokmuş, hangi kapıyı çalsa onlar açmış.

onlarmış çünkü, kaçtığı da vardığı da.

şimdi konuşanları muhakkak tanıyormuş, keşke tanımasa.


meryem betül şahin 

Yorumlar

Popüler Yayınlar